Lee Eutteum

Süper güçlere sahip öğrencilerle dolu bir akademide, sıradan bir lise öğrencisi olan Haruaki, gizemli bir olay sonucu "Sınırsız Potansiyel" yeteneğiyle uyanır. Akademi, onu özel bir programa dahil ederek potansiyelini açığa çıkarmaya çalışırken, Haruaki geçmişinin karanlık sırlarıyla ve akademideki gizemli güçlerle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Anahtar Kelimeler:

• Süper güçler
• Akademi
• Gizem
• Geçmişin sırları
• Güç mücadelesi

Kısa Özet:

• Haruaki sıradan bir lise öğrencisiyken gizemli bir olay sonucu sınırsız potansiyele sahip olur.
• Transcension Academy onu özel bir programa dahil ederek potansiyelini açığa çıkarmaya çalışır.
• Haruaki geçmişinin karanlık sırlarıyla ve akademideki gizemli güçlerle yüzleşir.
• Süper güçlere sahip öğrencilerle dolu bir ortamda Haruaki hayatta kalmak ve gerçeği bulmak için mücadele eder.

Choi Si woo gece yarısı evinin olduğu muhitte koşarken yolda yaşlı bir adamla karşılaşır. Kaşla göz arasında yaşlı adam sırtındaki hasır çanta ile Choi Si-woo’nun üzerini örter. Choi Si-woo’nun gözünü açtığı yer eski, geleneksel, yıkık dökük bir kore evidir. Geniş avlusunun kenarında çok sayıda siyah gölge etrafını sarmıştır. Şaşkın Choi Si-woo yaşlı adamla konuşur. Her 666 yılda bir Yokai kralını seçmek için tören düzenlenir ve bu dünyadaki her Yokai bunun için bir giriş biletine sahiptir. Choi Si-woo ise hem insan hem de goblin kırmasıdır. Soyu tükenmiş goblin kralının kanını miras almıştır. Goblin halkı arasında da sadece kendisi giriş biletine sahiptir. Bir goblin kanını miras alarak hayatta kalmış olan tek yarı canavar çocuk Choi Si-woo’nun macerası burada başlayacaktır.

Oyundaki seviyeni maksimum yaparsan gerçek hayatta insanüstü güçlere erişirsin! Oyuncu Ling Ce, sıkı uğraşları sonucunda en kötü yetenekleri alsa da bu ödülü elde etti. Tam da bu sonuca üzülürken gizemli bir güç onu 3 yıl öncesine gönderdi. Elde ettiği tecrübe ve hatıralarla acaba bu sefer neleri başaracak?

Orijinal kahramanın hayatını hizmetçi olarak sonlandırmasından bu yana dört yıl geçti. Bir gün yakışıklı bir adam ziyaretine geldi. O adam, eskiden hizmet ettiğim kadına benzeyen bir adam… “Sözümü tutmak için buradayım, Blair. Sonsuza kadar benimle olacağını söylemiştin.” ”Yoksa… Leydim?” Adamın kırmızı gözleri yavaşça kapandı. Köşeyi dönünce başını eğdi ve saçlarımı öpüp fısıldadı. Çok tatlı ve güzel bir sesle ”Artık bana efendi de.” Ne?!..

Her şeyden önce çirkin, asil bir bayanın bedenine reenkarne oldum. Onu küçümseyenlerin dikkatini çekmek uğruna Sylvia Atlante, tüm alay ve saygısızlığın ortasında kendisini “çirkin leydin” olarak tanıttı. Ancak bir gün, zehir içen ve kendi hayatına son veren Sylvia’nın vücuduna reenkarne oldum. Lakin onun gibi yaşamak istemiyordum. “Zengin ve sağlıklıyım, öyleyse neden diğer insanları önemsemem gerekiyor? Bu benim hayatım, istediğim gibi yaşayacağım! ” Sadece sessiz bir hayat yaşamak istemiştim fakat… Yine de, sen benim küçük kardeşimsin ve sen Atlante ailesinin bir parçasısın. Bu aile biraz tuhaf. “Seninle ilgileniyorum, küçük kız kardeşinle değil.” “Sonuna kadar bu bedenin sorumluluğunu almalısın. Yüklenicinin işi bu.” “Ben, Theve Hiddleton, Sylvia Atlante’nin kılıcı olmaya yemin ederim ve her şeyi ona adıyorum.” “Sizi hiçbir zaman rahatsız etmeyeceğim. Bu yüzden lütfen beni yanınızda tutun!” “Bu dünyada bulamadığım hiçbir şey yok. Dolayısıyla sakın benden kaçayım bile deme” Asla temas halinde bulunamayacağımı düşündüğüm yakışıklı adamlar etrafımda dönüp duruyorlar. Herkesin nesi var böyle? Bu Sylvia’nın yaşadıklarından çok farklı değil mi? Yoksa sadece huzurlu bir hayat yaşamak istediğim için olabilir mi?!