Jing Wu Hen

Sousou no Frieren, uzun ve zorlu bir maceranın ardından Şeytan Kral'ı yenmeyi başaran bir kahraman ekibinin hikayesini anlatıyor. Ekip, elf büyücü Frieren, cüce savaşçı Heiter, insan rahip Eisen ve elf okçu Himmel'den oluşmaktadır.

Kazandıktan sonra, her biri kendi yoluna döner. Frieren ise ölümsüz bir elf olduğu için, yoldaşlarının aksine yaşlanmaz ve ölmez. Zamanla Heiter, Eisen ve Himmel yaşlanır ve ölür. Frieren, bu ölümlere tanıklık eder ve ölümsüzlüğünün getirdiği yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kalır.

Yıllar sonra Frieren, Heiter'ın yetim torunu Fern ile tanışır. Heiter, Fern'e Frieren'in yanında çırak olması için yalvarmıştır. Frieren, Fern'i yanına alarak, geçmişte kahraman ekibinin birlikte gittiği yerleri tekrar ziyaret etmeye başlar. Bu yolculuk sırasında Frieren, hem geçmişteki maceralarını anımsar hem de ölümsüzlüğünün anlamını sorgular.

Sousou no Frieren, fantastik bir macera hikayesi olmasının yanı sıra, ölüm, yalnızlık ve dostluk gibi felsefi temalara da değiniyor. Hikaye, Frieren'in geçmişiyle yüzleşmesini ve ölümsüzlüğünün getirdiği zorluklarla başa çıkmasını konu alıyor.

Ana Karakterler:

1. Frieren: Elf büyücü ve kahraman ekibinin son hayatta kalan üyesi.
2. Fern: Heiter'ın yetim torunu ve Frieren'in çırağı.
3. Heiter: Cüce savaşçı ve Frieren'in eski arkadaşı.
4. Eisen: İnsan rahip ve Frieren'in eski arkadaşı.
5. Himmel: Elf okçu ve Frieren'in eski arkadaşı.

Herkesten daha hızlı güçlenmesine rağmen mağlubiyetle yüzleşti. Onu, Kim Yu-Won’u bekleyen tek şey ise ümitsizlikti. Yoldaşlarının fedakarlığı sayesinde kaderi henüz mühürlenmemişti. “Kuleyi” yok edebilecek canavarlara karşı savaşmak için geçmişe dönüp eşsiz becerileriyle Kuleye tekrar tırmanmaya çalışır.

300 yaşında bir cadıydım ama inandığım tek adam tarafından ihanete uğrayıp öldürüldüm. Ruhlar dünyasında kalacağımı düşünüyordum ta ki birbirini kılıçtan geçiren bir imparatorluk ailesinde prenses olarak reenkarne olana dek. Bu yüzden imparatoriçe olmaya karar verdim. Tüm kıtayı fethedeceğim ve intikamımı alacağım. Planımı gerçekleştirebilmek için tıpkı bir cadı gibi davrandım. “Sen, içeri gel.” Ezici bir güçle prensi dize bile getirdim. Artık herkesin benden korkması gerekiyordu ama… “Kafama bir kez dokunamaz mısın? Başımı okşadığını söylersem herkes kıskanır.” Hadi ama. Burası herkesin birbirini öldürdüğü imparatorluk ailesi değil mi?! Senin beni öldürmeye çalışman gerekiyordu?!

Taş Balta Kabilesinin en güçlü savaşçısı Ulrich, Kabilesinden diğer kişilerin yapamadığı şeyi başardı. “Gökyüzü Sıradağları”nın ötesine geçti. Dağların ardında gördüğü şey… Farklı kıyafetler, farklı bir dil ve… Hiç tanıdık olmayan yüzler. “Demek dağın ötesindeki alem ölüler için değilmiş!” Keşfedilmemiş bir dünya! Barbar Ulrich medeni dünyaya adım atıyor!

Dohee bir itici olarak yaşadı, sefil bir şekilde öldü ve bir romanda kötü şöhretli bir kötülük olarak yeniden doğdu. Ancak Deborah Seymour aynı zamanda yaşayan en zengin kötü adam olduğu için yeni hayatının avantajsız olmadığı ortaya çıktı. Şimdi, onun yapması gereken tek şey saklanmak ve kaygısız yaşam tarzının tadını çıkarmak…Deborah’ın kaderinin bir manastıra gönderilmesi olduğu gerçeği olmasaydı! Bu eski paspas başka bir trajik sondan kaçınmanın bir yolunu bulacak mı, yoksa kötü olmanın zorlukları onun için çok mu fazla olacak?

Çalıştığı işten mutlu olmayan bir adam beklenmedik bir olayla karşılaşır!.. O adam bir canavara dönüştü ve ona her zaman hayalini kurduğu şeyi başarması için yepyeni bir şans verdi!