tokyo revengers ilk bölüm

Ailesi bütün parasını onun savurganlığı ve lüksü için kullandı ve bir iflas krizi getirdi. Borçlarını nasıl ödeyeceğini bulmaya çalışırken, dükten kayıp bir çocuğu arayan bir broşür buldu. Ödül, borçlarınızı ödedikten sonra bile oynayabileceğiniz ve yiyebileceğiniz kadar çok para! Okuduğu kitabın içine reenkarne olan Lizelle, fakir bir köyde çöp kutusuna düşen çocuğu hemen kucağına aldı. Kayıp Laphel’i aldı ve dükün yanına gitti. “Dük’ün aradığı çocuk bu.” dedi. Dük Chester, bana şüpheli bir bakışla bakarak. “Onaylamaya ihtiyacım var, bu yüzden şimdilik çocuğukla bu evde kalmalısın.” Üç kişinin tuhaf birlikteliği böyle başladı. Ancak Laphel beni bir anne olarak görüyor ve bırakmıyor. * “Evlenelim.” Lezelle bu beklenmedik sözlerle irkildi. “Deli misin? içtin mi?” “1 yıl. Bir senelik akdli nikâh yaparsan, sana verilen paranın 10 katını vereceğim.” “Sana tatlım diyebilir miyim?” Ve sözleşmeli evlilik ile evlilik hayatı başladı. Ama neden gözlerim sürekli değişiyor? Neden her gece gelip duruyorsun…

Ana karakter bir romanın içerisine düşer ve orada silinik bir karakterin yerini alır. Romanın içindeki erkek karakterin, kara büyü ile kurbanlarını infaz ettiği bu gerilim romanında onu, karanlık bir kahraman yapar. Ölümle burun buruna gelmeyecek olan arka plandaki evsiz karakterimiz tehlikeli bir romanın içerisindedir. Her nasılsa bizim kız karakterimiz, erkek karakteri kurtarır ve onun tarafından evlatlık edinilir. “Kızım ol.” Oldukça zengin, güçlü ve yakışıklı dük kıza, çocuğu olmasını emreder. Ana karakter, soğukkanlı bir seri katil olduğunu bildiği için çıldırmıştır. Böyle bir manyaktan kurtulmak mümkün müdür? Ancak dük ona oldukça düşkündür. “Kızım en sevimlisi” deyip duruyordur! Usta sanatçıların onu çizmesini ve hayranlığını tanımlamak için şairleri uzak diyarlardan getirtir. Dükün ayrıca bir oğlu vardır, tabi olarak armut ağacın dibine düşer. Çocuğu da kızımıza oldukça düşkündür. Ancak bir problem vardır. Ana karakterimiz 16 yaşına gelmiş ve düşüncelerinde görücü usulü evlilik yer etmiştir. Tüm evdeki atmosfer hızlıca garip bir hal alır. Kız bu değişikliğin farkına varır. Acaba aile üyeleri onun burada kalmasını istiyor mudur? Böyle bir evden kaçmayı başarabilecek midir? Herkes ona çokça düşkün!

On altı yaşında Rosalette olarak dünya’ya geldim. Yataktan düşüp gözlerimi açtıktan sonra, aşırı dramatizasyon, trajedi, kör tutku ve delilik içeren klasik bir BL romanı olan “Mavi yıldızlı gecenin Asterion’u” romanına, Asterion’un yaşça büyük ablası olarak ışınlandığımın farkına vardım. Üstelik Rosalette karakteri. Rosalette, hayatı çıkmaza girdiğinde intihar eden erkek lider olan Asterion’un ablasıdır. Hikayenin akışını takip ederek, sona ulaştığımda on altı yaşındaki Rosalette’e, sahip olduğum noktaya geri döndüm. Kardeşim güzelce yetiştirilmesine rağmen dış faktörler tarafından hayata gözlerini yumduğunda, tekrar 16 yaşıma döndüm. Rotayı değiştirip kendime odaklanmaya ve antrenman yapmaya karar verdim. Bu da olacak gibi görünmüyordu. Büyü öğrendim ama yine 16 yaşında oldum. Sihirli kule mezuniyet tezimin tamamlanmasını kutlayan bir parti verdim ama yine de 16 yaşıma döndüm. Sonsuz bir şekilde on altı yaşındaki Rosalette Roxburgh’a dönerek, huzur içinde ölmenin bir yolunu arıyorum.

Choi Si woo gece yarısı evinin olduğu muhitte koşarken yolda yaşlı bir adamla karşılaşır. Kaşla göz arasında yaşlı adam sırtındaki hasır çanta ile Choi Si-woo’nun üzerini örter. Choi Si-woo’nun gözünü açtığı yer eski, geleneksel, yıkık dökük bir kore evidir. Geniş avlusunun kenarında çok sayıda siyah gölge etrafını sarmıştır. Şaşkın Choi Si-woo yaşlı adamla konuşur. Her 666 yılda bir Yokai kralını seçmek için tören düzenlenir ve bu dünyadaki her Yokai bunun için bir giriş biletine sahiptir. Choi Si-woo ise hem insan hem de goblin kırmasıdır. Soyu tükenmiş goblin kralının kanını miras almıştır. Goblin halkı arasında da sadece kendisi giriş biletine sahiptir. Bir goblin kanını miras alarak hayatta kalmış olan tek yarı canavar çocuk Choi Si-woo’nun macerası burada başlayacaktır.

Kış geldiğinde ölmek üzere olan en zayıf karakter olan ”Ninaina”nın bedenine girdim! O kadar zayıf bir dayanıklılığa sahip ki yürüyüş yapmak, yemek yemek ya da sadece ayakta durmak bile zor… Egzersiz yapmaktan bahsetmiyorum bile! O kadar trajik bir hayatım var ki büyükbabamdan gelen suıkast girişimlerine katlanmak zorunda kalıyorum… “Kesinlikle sağlığımı kurtaracağım!” Ninaina’nın yanına soğuk bir bakışla gelen “Kaiser”. Ninaina’yı hayatta tutmak zorunda olduğu emrini aldıktan sonra, onun yanına gelir ve onu korur. “Ölmek yok. Şimdilik.”

The Mythical Realm - Efsanevi Diyar Özet:İki farklı dünyadan gelen iki gencin hikayesini anlatıyor. Bir tarafta, modern dünyada yaşayan ve sıradan bir lise öğrencisi olan Lee Yoona var. Diğer tarafta, efsanevi yaratıkların yaşadığı mitolojik bir dünya var. Bir gün, Yoona bir kaza sonucu mitolojik dünyaya taşınır. Orada, kendini bir savaşın ortasında bulur. Efsanevi yaratıklar, kötü bir güç tarafından yok edilmek üzeredir. Yoona, bu kötü güçle savaşmak için mitolojik dünyayla ilgili her şeyi öğrenmeye başlar. Bu süreçte, yeni arkadaşlar edinir ve kendi içindeki gücü keşfeder. Manga, fantastik, macera ve romantizm türlerini harmanlıyor. Güçlü karakterleri, heyecan verici hikayesi ve güzel çizimleri ile okuyucuları kendine çekiyor.