Fate/type Redline manga

Hamel, arkadaşlarıyla beraber iblis kralını öldürmek için yola koyulmuştu. Ancak daha savaşa gidemeden öldü. “Evet.” “N’oluyor lan?” Arkadaşı Vermouth’un torunu olarak doğmuştu. Yüce Vermouth’un harika kanından olan Hamel, hayır, onun adı artık Eugene Lionhart. “Eskiden dahi olduğumu düşünüyordum ama… Bu… Bu çok farklı bir şey.” Yeni bir vücuda sahip olduğu için eski hayatında yapamadıklarını başaracak. Bilinmeyen bir kökene reenkarne olmak… Tabii ki yeni bir dünya kafa karıştırıcı olur. Eski hayatında bitiremediği macerayı şimdi Eugene olarak bitirecek!

Sousou no Frieren, uzun ve zorlu bir maceranın ardından Şeytan Kral'ı yenmeyi başaran bir kahraman ekibinin hikayesini anlatıyor. Ekip, elf büyücü Frieren, cüce savaşçı Heiter, insan rahip Eisen ve elf okçu Himmel'den oluşmaktadır.

Kazandıktan sonra, her biri kendi yoluna döner. Frieren ise ölümsüz bir elf olduğu için, yoldaşlarının aksine yaşlanmaz ve ölmez. Zamanla Heiter, Eisen ve Himmel yaşlanır ve ölür. Frieren, bu ölümlere tanıklık eder ve ölümsüzlüğünün getirdiği yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kalır.

Yıllar sonra Frieren, Heiter'ın yetim torunu Fern ile tanışır. Heiter, Fern'e Frieren'in yanında çırak olması için yalvarmıştır. Frieren, Fern'i yanına alarak, geçmişte kahraman ekibinin birlikte gittiği yerleri tekrar ziyaret etmeye başlar. Bu yolculuk sırasında Frieren, hem geçmişteki maceralarını anımsar hem de ölümsüzlüğünün anlamını sorgular.

Sousou no Frieren, fantastik bir macera hikayesi olmasının yanı sıra, ölüm, yalnızlık ve dostluk gibi felsefi temalara da değiniyor. Hikaye, Frieren'in geçmişiyle yüzleşmesini ve ölümsüzlüğünün getirdiği zorluklarla başa çıkmasını konu alıyor.

Ana Karakterler:

1. Frieren: Elf büyücü ve kahraman ekibinin son hayatta kalan üyesi.
2. Fern: Heiter'ın yetim torunu ve Frieren'in çırağı.
3. Heiter: Cüce savaşçı ve Frieren'in eski arkadaşı.
4. Eisen: İnsan rahip ve Frieren'in eski arkadaşı.
5. Himmel: Elf okçu ve Frieren'in eski arkadaşı.

Kou Yamori, dıştan normal bir ortaokul öğrencisi gibi görünmektedir. Derslerinde nispeten başarılı ve sınıf arkadaşlarına karşı dost canlısı olan Kou, aslında bu kişiliğini elde etmek için çok çaba harcamaktadır. Fakat bir gün uykusuzluk hastalığına yakalanması sonucu numara yapmayı kesmeye ve okuldan ayrılmaya karar verir. Uyuyamamasının büyük bir problem olduğunu bilmesine rağmen geceleri tek başına yürümek ona az da olsa iyi geliyordur. Bu gece yürüyüşlerinden birinde Kou, adı Nazuna Nanakusa olan ve onun uykusuzluğuna çare bulabileceğini söyleyen tuhaf bir kız ile tanışır. Hayatında oluşan birçok değişikliğe rağmen Kou, kendisini doğru özgürlükten alıkoymaktadır. Nazuna, yaşadığı hayattan memnun kalmadığı sürece Kou’ya uyuyamayacağını söyler ve onun bu sıkıntılarını çözeceğini söyleyerek Kou’yu evine davet eder. Bir süre sonra Nazuna, Kou’nun uyuyakalmış numarası yaptığını fark edemeyip onun üzerine doğru eğilir ve boynunu ısırır!

I Spy a Married Life Sahte bir evliliğe başlamanız emredilseydi ne yapardınız… Hem de bu kişi hoşlandığınız kişiyse? En gizli hükümet organizasyonu olan NSO’da ajan olarak çalışan Dodam’ın başına gelen tam olarak buydu. Dodam’ın görevi mi? Endüstriyel bir casusu açığa çıkarmak. Ama işin ilginç yanı şu: patronu ve hoşlandığı kişi olan Gi Juwon ile evli bir çiftmiş gibi kılık değiştirmesi gerekmekte. Dodam görevini layıkıyla yerine getirirken bir yandan da Juwon’un kalbini kazanmaya kararlı. Dodam görevini sağ salim tamamlayabilecek mi?  Yoksa duyguları her şeyi tehlikeye mi atacak?

Under the Oak Tree Bir dükün kızı olan kekeme Maximilian, babasının zorlamasıyla düşük statülü bir şövalyeyle evlendi. İlk gecelerinden sonra, kocası başka bir söz söylemeden bir sefer için yola çıktı. Üç yıl sonra, bu sefer tüm kıtada ünlü bir şövalye olarak geri döner. Maximilian dönüşünde onunla nasıl yüzleşecek? “Seni ne kadar çok düşünürsem o kadar yapayalnız hissediyorum. Bu kadar acı verici olsa da neden bırakamıyorum bilmiyorum.” Maximilian ve Riftan’ın tutkulu aşkını okumak için doğru yerdesiniz.

Dünyanın sonunu durdurmak için tek umut olarak, Kendimi feda etmem için bana baskı yapan herkesle 99 hayat yaşadım. Umarım bu hayat benim son hayatım olur…! “Bir kadın doğar!” 100. yaşantıma başladım. Bana kahraman muamelesi yapacaklar ve beni yine feda edecekler. Düşündüğüm buydu, ama— “Sağ salim doğduğun için teşekkür ederim.” “Abla senin için dem’i alacak!” “En küçüğümüzün de gülümsediğini görebilir miyim?” “Hey küçük bebeğim, beni özledin mi?” Bu hayat biraz garip.